EL CHALTEN DOĞA YÜRÜYÜŞÜ İÇİN BİR CENNET
- Ümit Nuri ACAR
- 15 Eyl
- 3 dakikada okunur
Turuncu, sarı, kırmızı yer yer yeşil yaprakların gözlerimi kamaştırdığı Patagonia sonbaharında biraz diz ağrısıyla dinlenmeye geçiyorum. Genelde kalmayı tercih ettiğim “la casa de ciclistas” yani bisikletçilerin evi olarak bilinen yerde yavaş yavaş kendimi toparlıyorum. Bu “la casa de ciclistas” evlerinden Güney Amerika'da denk gelebilirsiniz. Sonbahar soğuklarında biraz kendimi fazla zorladığım için dizimden ve belimden haykırırcasına dinlenmem gerektiği söylensede böyle bir doğa yürüyüşü rotalarının olduğu ilçede yerimde durmak bana çok zor geliyor. Anlaşılan gelecek hafta içinde hem dinlenip kendimi ödüllendirecek hem de bol bol doğa yürüşüyle kendimi yenileyecegim. Kaldığım yer bir hostel ve aynı zamanda hosteli işleten aile de de orada kalıyor. Bazı bölümleri tamamlanmış ama bazı duvarlar sıva halinde, her zaman ki gibi mangal “asado” bölümü var. Hatta şansıma ilk geldiğm gün güzel bir asado yapıyorlar. Birkaç gün içerisinde kendimi dosthane bir samimiyetin içinde bulacağım bir yerde dinlenmek ve doğayla zaman geçirmek gerçekten eşsiz bir ödül benim için.
Evin sahibesi hem gezi hem iş amaçlı meksikaya gidince ev Don Pedro’ya kaldı. Kendısı Almanyada belli bir süre çalışmış. Türk arkadaşları olmuş ve bana ara sıra turkai diye sesleniyordu. Her patagonia Gaucho’su gibi kahvaltımızı mate ile yapıyoruz. Ben El chalten’i keşfe çıkıyorum o da kendi hostelın inşaat, bakım ve rutin işleriyle ilgileniyor. Aslında biliyor el Turco ile Türklerin arasında bir fark olduğunu ama daha Saz ile tanışmamış. Sesini bir çok kez duymuş filimlerde veya şarkılardan ama kendisiyle daha hiç fiziksel olarak tanışmamış. Bisikletin üzerinde görünce sormuştu, yanımda olduğunu duyunca sazla ve bisikletle yolculuk yapmak ilgisini çekmişti. Birkaç kez sesini kendi elimden duymak istedi. Kendisi eski bir Gaucho olan Don Pedro ile saz konusunda bu kadar yakın muhabbet etmek benim için gerçekten çok ilgi çekiciydi. İlk defa bir gaucho yanımda taşıdığım saz’a bu kadar ilgi duymuştu. Bana müzik aletlerinin diller, inançlar ve kültürel semboller gibi derin, uzun hikayeleri olduğunu söylemişti. Zamanla telleri kalınlaşabilir, belki her yörenin kendine has dokunuşları olabilir ama genelde anlatmak istediklerinin ortak bir yerde bulaşabileceğinden bahşetmişti. Muhabbetin ilerleyen kısımlarında kültür ile ulus kavramlarının çok fazla iç içe geçtiğini ve artık kültürel sembollerin ulusal sembollerle özdeşleştiği konusunda hemfikirdik. Belki de bana öyle gelmiştir. Sonuçta Don Pedro pek sevmezdi konuşmayı.
El Chalten gerçekten inanılmaz bir cennet. Eger doğada zaman geçirmeyi seviyorsanız, burda geçireceğiniz zaman sizin için göz açıp kapayınca bitebilir. Ana iki rotadan oluşan park bu iki rotanın neredeyse 8- 10 farklı birleşimi ve yan kollarıyla toplamda 60-70 km lik bir parka dönüşüyor. Günlük turlara da katılabilirsiniz. Çadırlı kamp şeklinde 3 ila 5 günlük turlarda düzenleyebilirsiniz. Ben bir haftanın yeterli olacağını düşünmüştüm. Bazen keşke biraz daha kalsaydım diyorum. Tavsiyem kesinlikle en az iki hafta olmalı. Bu turlardan en meşhuru Cerro Fitz Roy’u da içine dahil eden “Sendero a la Laguna de los Tres” rotası. Yaklaşık 25 km. Fitz Roy tırmanışının son 2 km kısmı biraz zorlu olsa da sonunda sizi karşıladığı manzara herşeyi unutturacak güzellikte. İkinci rota Sendero a La Laguna Torre rotası ve bu rota biraz daha az yükseltilere sahip. Sonunda sizi karşılayan uçsuz bucaksız buzul manzarası ile belki birkaç gün kamp yapmaya sizi ikna edebilir. Genel olarak El Chalten Pahalı. Patagonia ortalamasını düşündüğünüzde de pahalı. Böyle olmasının bölgede yaşayanlar için belli bir nedeni var o da sadece turizm odaklı bir ilçeye dönüşmüş olması.
Birkaç günlük doğa yürüyüşleri sonrası artık vücudum ve eklemlerim yavaş yavaş kendine geliyor. Dizimde bir ağrı var ama yolda geçeceğine emin olduğum ve daha öncesinden tanışık olduğum kas ağrısına dönüşmüş durumda. Son mate çaylarımızı içiyoruz, yıkandı (llavado) olarak tanımlanan ve tadı artık su tadına dönene kadar. Son kez aklıma geldi ve sormuş bulunuyorum Don Pedro’ya.
-Ne hissediyorsun bu sazın sesini duyduğunda ?
-Sakinlik (tranqilo)











































Yorumlar