MAGALLANES BOLGESI
- Ümit Nuri ACAR
- 21 May 2024
- 4 dakikada okunur
Normalde kendisi İspanya ve Portekiz krallığına hizmet amaçlı 5 gemili ve 270 kişilik bir mürettebat ile yola çıkıyor ve sadece 22 kişilik mürettebat geri dönüyor. Ne Macallan kalıyor ne de gemilerden bir eser ama gel gör ki güney Amerika'nın son ucunda bin bir zorlukla geçtiği boğaza, eyalete hatta bu boğazın yolunu bulmak için baktığı yıldız bulutlarına kadar ismi kalıyor. Evet Güney Amerika'nin dünyaya en uzak olan eyaleti chile tarafinda Magallanes ve Antártica eyaleti olarak anılan eyalete biz de kuzey tarafindan Tortel üzerinden varıyoruz.
Her zaman olduğu gibi kendimizce planlıyoruz hayatı ama aynı zamanda hayat da bizim için kendi planını yapmaya devam ediyor. Aklımızda sınır kapıları açılana kadar bu bölgenin tadını çıkarmak ve elimizden geldiğince keşfetmek var. Bu eyalete ait patagonia bölgesinin eşsiz dağlarından biri olan torres del paine, Magallanes de ismini verdiği ateş toprakları olarak bilinen tierra del Fuego adasi ve nice eşsiz güzellikleri var.

Gönüllü çalıştığımız yerde bir ay kalırız derken oluyor mu 6 7 ay. Açmıyorlar sınır kapılarını, yetmiyor 2. Aşısı doyulmuyor 3. Aşısı derken biz bir nefes alalım ufak bir tur yapalım diye kendimizi yola atıyoruz. Ne diyeyim nasıl anlatayım bilmiyorum ki. Patagonia Bölgesi kışın soğuğu ile yazın rüzgarı ile insanı kendi içinde tutuyor. Üçüncü aydan sonra babamda ve bende net konuşmalarımız madem burda hapsedildik şu visa işlemlerini halledelim bari demeye başladık. O anda ben anladım ki kıtanın bu Bölgesi doğal olarak bir izolasyona sahip. Kita içerisinde tamamen bağımsız bir ada gibi hareket ediyor. Buna da kendince ciddi sebepleri var, chile ülke içerisinde yolu yok arjantin geçişi olmadan ve her yere çok uzak. Zamanla babamdan kendini hapsedilmiş tepkileri görmeye başladığımda biraz ürkmeye başladım. Tam da o zamanda yani Magallanes eyaletine geleli 7 veya 8 ay olmuşken babamdan " benim dönmem lazım artık bu pandemi beni yormaya başladı " " ben memleketimin yemeklerini özledim" " ben döneyim bunların sınır kapıları açacakları yok" isyanları sonrası babami havalimanında uğurlar buldum kendimi.
Aslinda iyi mi oldu kötümü oldu gidişi asla net birsey diyemiyorum. Carretera austral gibi kitaya özel bir rotayi yapmış olmanın mutluluğu ile döndüğüne eminim. Hatıraların getirdiği hislerle mutlu oluyoruz her muhabbetimizde. Artık empanada yapabiliyor mesela. Sadece biraz ters zamana denk geldi pandemi bizi kitledi ama yine de elimizden geldiğince yol aldık. Torres del paine parkini da ufak bir turladiktan sonra dönmemek için pek de sebebi yoktu açıkça. Bekle bekle nereye kadar bu sinir kapisi neymiş arkadaş. Herhalde dünyada en son açılan sınır kapısı falan oldu.

Babam döndükten sonra ben öncelikle biraz bisikletle ilgili bir şeyler öğreneyim derken kendimi bisiklet tamircisinde bildiğin teknik çalışan olarak buldum. Hoşuma da gitmeye başladı derken bir yıl çalıştım. Bike Service Patagonia dukkaninda bir yıla yakın bir süre bisiklet bakımı, detay tamiri, ve teknik anlamda bir tamircinin yapabileceği her şeyi yapmaya başladım. Herhalde öğrenmek anlamında çok açım ve teknik bir yeteneği kazanacağımı gördüğüm anda öğrenme açlığıma hakim olamıyorum derken bir bakmışım bisiklet teknik elemani oluvermişim. Herşey çok güzeldi inanilmaz arkadaşlıklar, güzel dostluklar, öğrendiğim detaylar derken yavaştan sıkılmaya başladım. Oysa daha ikinci sezona yeni giriyorduk ama sanırım benim için bir şeyler yapmanın zamanı gelmişti.
Yeni bir iş ilanına denk geldim Torres Del Paine parkinda bir salto Chico yakin bir otelde operasyon bölümünde çalışmak gibi benim için inanilmaz bir fırsatı. Ne demek yani Torres Del Paine milli parkında hatta parkın içinde çalışmak. Visa belgesi calisma izni derken kendimi bir anda simdi de otel görevlisi olarak çalışır buldum. İspanyolcam konusunda ufak tefek şüpheler olsa da artık daha iyi anlıyordum ve daha bölgesel veya yöresel konuşabiliyordum. Biraz daha chile'li olmuştum. Beni fena bir heyecan sardı, kıtaya gelip beni kendine büyümeyen dağın dibinde çalışacaktım. Kesinlikle hayallerimi gerceklesti yordum. Yapabileceğimin en iyisini yapmalıydım ve elimden gelenin en iyisi ile benden sorumlu olanları mutlu etmeliydim.

Dağın içini dışına çıkarmadım ama yapabileceğim pek de bir rota kalmadığını hissedene kadar bütün rotalari yapmaya çalıştım. Hata unutulmuş kapanmış dağın çevresinde rotalara kadar bakınıyordum. Bir yılın sonunda bir noktaya gelmiştim artık bir alanda uzmanlaşmak gerekiyordu bunu bir baski olarak değil lakin öğrendiklerimin bir getirisi olarak yani bir gereklilik olarak görüyordum. Ben bisikletle geldim buraya. Hatta dört veya beş kez dağın etrafındaki yolu bisikletimle gezmişimdir. Kendimi en çok bisikletimle zaman geçirirken mutlu hissediyorum.
Bir yıl yedi ayın sonunda en son rotayı dağın içinde Valle Bader olarak da bilinen kaya tırmanışçıları için özel olan bir rotaydi. Bu rota beni için bir karar verme yolculuğuydu aslında. Bu dağda bir alanda spesifik sevecek miydim yoksa her zaman yaptığım gibi bisikletimle yola mi düşecektim. Rota kısaydı. Harita da olmamasına karşın çok değer verdiğim bir arkadaşımın eşliğinde devam etti. Ana yoldan en fazla on km olan rotayi ciddi bir tırmanışla devam ediyorduk. Ben bisikletten dolayı tırmanmayı seviyorum demekten çok hoşlanmıyorum. Karlı geçen ilk tırmanış günü sonrası çadırları kurduk ve uyuduk. Sıcaktım rahattım keyfim yerindeydi. Gücüm enerjim, psikolojik ve fiziksel motivasyonum yerindeydi. Sabah oldu güneşin yakında olan kocaman bir kayaya inanilmaz rengiyle yıkanmasını izlemek için sabahtan erkenden kalkacaktık. Uyandım cok erkenden ama kalkmak istemiyorum uyku tulumundan. Yol arkadaşımın sesini duydum. Kalkıp gidersem beni önümde kaya tırmanışı adina uzun bir hikaye sarabilirdi böyle hissediyordum çünkü fedakarlık verdiğim ve acı çektiğim sporlar beni kendine daha çok bağlıyordu. Oysa ben bisikletle gelmiştim. Kaya tırmanışı beni alır kendi içine çeker bundan eminim ve bir anda on yıl bu sporu yapıyor bulurum kendimi. Tıpkı bisikletle yolda olma arzum gibi. Uyku tulumu dan çıkıp gitmek istemedim o motivasyon yoktu bende. O anda tamamen emin oldum. Bisikletim beni deli dehşet yola cagiriyordu. Neredeyse bir buçuk yıla yakın bu inanilmaz dağda çalıştım ve bana eşsiz tecrübeler kattı. Artık yola dönme zamanım gelmişti.

Comments